1 Aralık 2010 Çarşamba

bayram öncesi bir garip ders...

kurban bayramı tatili öncesindeki son cuma günkü ders...
topluca başlanan yolculuk sonunda sadece en kuvvetli olanların dökülmeden kalabildiği görüldü. inatçı meraklı bir kitle...
sanat limanı...
tüketim krallığının katında dolaşırken, suudi krallar ve inançlar içinde kendi alanını sınırlarınca sonsuza derinleştiren bir eserler silsilesi...
aklıma "acaba ne kadar eleştirel olabilir?" sorusu geliyor. sanatçının kendine kültürüne ürününe ne kadar eleştirel olabileceği...
sergi aklı, üst katta kapkaranlık oda içinde limon ve patateslerin asitleri ile parazitler üretmek üzere kurulmuş düzeneklerin tele>izyonlarda görünür hale getirdiği gibi karıncalandırıyor.
üst kat "amber". etkileşimli tasarımla tanışma, oynama.
izleyenler-oynayanlar.
oynarken yaratanlar: oyuncuların bedensel olarak müdehale edebildikleri eşzamanlı soyut grafikler...
sergi sonrası hala enerjisi olanlarla, karaköy üzerinden yaya, galata köprüsü ve uygun fiyatlı öğrenci işi, balık ekmek kalamar midye patates bira kola ve yine yaya, bankalar caddesi, kamondo merdivenleri, galata sırtları, ara sokaklar, galata kulesi, tünel, istiklal...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder